Kıl Çadırın Yapılış Evreleri

Annem ve babamın anlatımıyla Yörük Çadırı nasıl yapılır?

Öncelikle keçiden kırkılan kıllar kıl tarağında taranır, pisliklerinden tamamen arındırılır. Taranan kıllar burma haline getirilir. Bu burmalar kola takılarak kirmen ile eğrilir. Kirmenlerde eğrilen kıllar ip haline getirilip çiftlenir buna Goşma denir. Goşma yapıldıktan sonra ipimiz çarkta bükülür. Bükülen ipler yumak yapılır. Yere iki kazık çakılır, çakılan kazıklar arasında ipler çözülür, çözerken kazıkların başında yani yanı başında iki kişi durur amaçları iplerin tel tel açılması içindir. İlmek ilmek açılan ipler tırlama yapılır. Tırlama: Her ipe ilmek atmaya denir. İpimiz ıstarda dokunacak hale gelmiştir.

Istarımızın üst topuna hazırlamış oluğumuz ipler ıtırlanır  yani bağlanır ve sonra ipler ıstarın bu topuna sarılır, sarılan topumuz ıstarımızın yan direklerindeki (ıstar kanadı) yuvalarına yerleştirilir.  İplerin üst toptaki diğer ucu alt ıstar topuna bağlandığında dokumaya hazır hale gelmiş olur. (Top: Istarımızın üst ve altındaki iplerin dolandığı ağaçlara denir.)

Istarlarda yapılan dokuma sayesinde çullarımızı elde etmiş oluruz. Çul haline gelen ürün bir ucundan yere ağaç kazıklarla tutturulur, diğer ucundan da kuvvetlice asılınarak bir kişi tarafından sopa ile dövülür. Çulun dövülmesindeki amaç çulun (Kanat) iyice açılması içindir. Çulların hepsinin uzunluğu bir ayara getirildikten sonra, 20 cm uzunluğunda çuvaldız denilen aletlerle, 65-100 cm eninde ve istenilen uzunlukta üretilen çullardan, (genellikle 5 metre) tek sayılar halinde (5-7-9 kanat) yan yana getirilerek özel bir teknikle dikilmektedirler.

Kanatlar birbirleriyle birleştirildikten sonra, 20 cm genişliğinde kolan (kuşak) adı verilen ve çadıra dikey olarak dikilen her ucuna da elcek adı verilen çatal fakat sağlam bir ağaçtan yapılan kuşaklara sabitlenmiş parçalar vardır. Buna Bakara denir. Bu ağaçlara da yaklaşık 10 metre uzunluğunda yine kıldan yapılmış adına   bağ (bağlama ipi) denilen saç örüğü şeklinde örülmüş iplerle (iplerin elceklere bağlanma şeklide çok özeldir gevşetmek ve sıkıştırmak için özel bir yöntem uygulanmaktadır) tutturulan çadır, adına bastırma denilen pıynar meşesi yada ardıç dallarının çatal bölgesinden bağlanarak üzerlerinin de ağırca bir taşla sabitlenmektedir.

Standart çadırda 8 bağ bulunur yanlardakine böğür bağı, öndekine ön bağ, arkadakine arka bağ, dört köşedekine de yan bağlar denir. Direkler genellikle ardıç dallarından yapılmış yaklaşık 1,5-2,5 metre uzunluğunda ağaçlardır. Direk sayesinde çadırımız 25×35 cm boyutlarında çanak denilen ağaçtan oyulmuş (çadırın yırtılmasını önlemek için) bir düzeneğin içine yerleştirilerek   ayakta durması sağlanmaktadır.

Her çadırın ön ve arka kısımlarına kuşaklardan birer tane dikilir ki bunlara siyeç denir. Çadırdan akan yağmurun çadırın sitillerine değmesi önlenir. Çadır yanlarına sitil denilen çadırın enine ve uzunluğuna göre boyutları değişen iki çulun yan yana getirilmesi ile meydana gelen çadırda duvar vazifesi gören ve 25 cm uzunluğundaki ağaç çivilerle (sitil çöpü) tutturulan malzemelerle örtülür. 

Her çadırda kırk pencere olur ve bu pencerelere delik denir. Çadırın dikiş tekniği, kuşakların dikiş tekniği, siyeçlerin dikiş tekniği ve çulların dikiş tekniği farklı farklıdır ve önem arz etmektedir.       

Özetleyecek olursak; Çadır, Keçi kılının ıstar denen dokuma tezgâhında dokunmasıyla yapılan, çadırın büyüklüğüne göre, 4 ilâ 8 metre uzunluğunda 65-100 cm. eninde çullar ile hazırlanan, (Bu çulların her birine Kanat denir.) Çadır Kubbesi yani üst kısmı, önü, arkası ve yanlarındaki ıstarda dokunan çuldan yapılan kanat, kolan, sitil, kapak, bağ (bağlama ipi), direk, çanak, siyeç, bakara, sitil çöpü, kazık, söğen, dolama hasırdan oluşan keçi kılından mamul, tek katlı, uzunca bir ev biçiminde çatısı, sitil ve kanatların tamamını oluşturduğu meskene Çadır denir. Simsiyah olduğu için Kara Çadır, Kıldan imal edildiği için Kıl Çadır da denir. Kıl dokunmasıyla (çul) elde edildiği ve çadırda çullardan meydana geldiği için Çul Çadır da denildiği olur.

Çadırın ön ve arkasının yerden yüksekliği 125 cm kadardır. Ön tarafından yani eşiklikten (Kapıdan) girilen çadırımızın yüksekliği 125 cm olmasının sebeplerini ise şöyle sıralayabiliriz. Normal bir insanın boyu 1,65 m olduğunu varsayarsak çadıra girebilmek için insan eğilmek zorundadır. Zira sekiz tarafından iplerle sabitlenen çadırı kaldırarak girmek çokta kolay bir şey değildir. Bunun sebebi ise çadıra gelen insanın çadırın kapısından eğilerek girmesi mekâna saygıyı göstermek içindir. Ya da çadırın sahibinin karşısına eğilerek girileceği için mekân sahibine de gösterilmiş bir saygı olarak değerlendirilmektedir.

İşte biz o kadar ince düşünüp, uygulayabilen bir milletiz ki onun için çadırdan bir dünya devleti kurduk. Biz Türk oğlu TÜRK’üz.

Çadırın kapısı kesinlikle sağ taraftandır. Türk toplumunda sağ uğurdur, sağ selamettir, sağ berekettir. Çadırın kapısına kesinlikle kilit olmaz. Çadır yapısı ve kuruluşu itibariyle içerisine kesinlikle su almaz en şiddetli yağmur bile üzerinden kayarak akar gider. Ve yine Yörük Çadırı yapısı itibariyle içine çocuklarımız için beşik kurulabilen tek yapıdır. Ayrıca Yörük Çadırı kışın sıcak yazın ise inadına çok soğuk olur. Aslında fizik kuralına aykırı bir durumdur ancak bu da tabiatın bir gerçeğidir.

Görmek, temas etmek, o keyiften haz almak ve yaşamak isteyen herkesi köyümüzde yapılan her yıl Haziran ilk veya ikinci haftasında düzenlenmekte olan Yörük Şölenimize ve Şölen alanımızda kurulan çadırlarımıza davet ediyorum.

Yazar-Araştırmacı : İbrahim KOCAKERİMOĞLU

Çalışmamda öykünün her aşamasında bana destek olan Annem Fatma KOCAKERİMOĞLU ile Babam Mehmet KOCAKERİMOĞLU’na teşekkürü borç bilirim.

Kimler Neler Demiş?

İlk Yorum Hakkı Senin!

Bildir
error: İçeriği kopyalayamazsın!
İçerik AKKECİLİ.COM telif hakkıyla korunuyor.